Mikroendodonti Nedir?

Diş Hekimliğinde son gelişmelerden bir taneside çeşitli tedavilerin mikroskop altında gerçekleştirilebilmesidir. Endodontide (Kanal Tedavisi), ileri teknolojinin sunduğu imkanlarla birllikte, geleneksel tedavi yöntemlerinin yanında yeni tedavi yaklaşımları oluşmuştur. Oldukça çok sayıda bilimsel araştırmanında desteklediği üzere kanal tedavilerinin başarı şansı ile birlikte dişin ağizda kalıcılığının süresi ve kalitesi yüksek oranda artmıştır.

Dişin içerisindeki canlı doku enfekte ve veya nekroz (canlılığını yitirmesi) olmuşsa kanal tedavisi gerekmektedir. Dişi ağızda tutan dokular yaygın olarak bilindiğinin aksine dişin içerisindeki bu damar ve sinir paketi değil, sağlıklı çene kemiği ve dişeti dokularıdır. Kanal tedavisinin başarılı bir şekilde uygulanmasıyla dişin ağızda uzun yıllar ve hatta ömürboyu kalması sağlanabilir. Bununla birlikte, enfeksiyonun tedavi edilmiş olması ve çekim nedeniyle oluşacak diğer tedavi gereksinimlerini önlemesi özelliği ile “Endodonti” koruyucu diş hekimliğinde çok önemli bir yer teşkil eder.

Diş içerisindeki canlı doku, damar ve sinir ağıyla kök ucundan ve birçok farklılık göstererek kökün başka yüzeylerinden çene kemiğine, üzerindeki sert dokularda bulunan ufak kanalcıklar sayesinde diş etine ve hatta ağız içerisine açılan, açık bir kanal sistemidir. Bu yüzden bu sistemin enfeksiyon tedavisinin çok dikkatli ve iyi bir şekilde yapılması, bu kanallar sisteminin üç boyutlu olarak, dışa temasının kesilmesini sağlayacak şekilde, doldurulması gerekmektedir. Son yıllarda bu tedavi sıcak dolgu materyalleri sayesinde mümkün hale gelmiştir. Bu üç boyutlu Hermetik dolgunun yapılabilmesi için motorlu döner alet sistemleri kullanılmaktadır „Rotary Systems“. Elektronik olarak kanal boyu ölçme aleti, Ultrosonik aletler, tork ayarlanabilir dönerli aletler ve özellikle geliştirilmiş el aletleri gibi yardımcı enstrümanlar ile birlikte kanal sisteminin temizlenmesi ve dolguya uygun hale getirilmesi sağlanır. Bu hassas tedaviyi ancak, bunların eğitimi ile donanımlı uzman bir Diş Doktoru, başarılı bir şekilde gerçekleştirebilir.

Dental operasyon mikroskopu hekime bu karışık kanallar sistemini, odaklı bir şekilde aydınlatarak ve büyüterek, görebilme ve görebildiğinide tedavi edebilme olanağını sağlar. Tedavi edilecek dişi ve kanallar sistemini bu denli iyi görebilmek yardımcı alletleri daha iyi kontrol edebilmeyi sağladığı gibi daha öncesinde mümkün olamayan kanal tedavilerininde gerçekleştirilmesini sağlar. Çıplak gözle görülemeyen çok küçük kanallar, kanal içerisinde kırılmış el aletleri, diş perforasyonları (dişin delinmesi).. v.s gibi tedavileri, mikroskop ile mümkün tedavi örneklerinden sayabiliriz.

Çeşitli anatomik varyasyonlar, patolojik oluşumlar ve veya Iatrojenik (Yanlış Tedavi) gibi sebeplerden ötürü tedavisi çok zor olan vakalar Mikroskop ile tedavi edilebilir hale gelmiştir.

Doktor açısından kanal tedavisini mümkün ve gerek ergonomik olarak gerekse tedavi tekniği olarak daha kaliteli hale getiren dental Mikroskop, şüphesiz hasta içinde tedavi sırasında ve veya sonrasında büyük ölçüde kalite ve konfor sağlamaktadır.

Dr. Ani TUNÇ

Dişhekimi

Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesine 1998 yılında başlayarak 2004 yılında mezun oldu.

Profile Git

Tedaviler İle İlgili Diğer Makalelerimiz

Kanal Tedavisi Nedir? Ne Zaman Yapılır?

Sağlıklı dişin merkezinde sinir ve kan damarlarının geçtiği yumuşak doku yer alır. Bu sinirler diş köklerinden kök uçlarına kadar uzanır, mine ve dentin

Devamını oku

Kanal Tedavisi Hakkında Bilinen Yanlışlar Nelerdir?

Son yıllarda kanal tedavisinin toksik olmasından, kansere neden olmasına ve hatta DNA’nın değişmesine kadar bir sürü sonucunun olduğunu iddia eden yazılar

Devamını oku

Siyah Dolgular Değiştirilmeli mi?

Amalgam dolgular etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış ve 100 yılı aşkın süredir kullanılan dolgulardır. Dayanıklıdırlar, yerleştirmeleri kolaydır ve doğal diş yapısıyla aynı fiziksel özelliklerin çoğuna

Devamını oku

Dolgu Sonrası Geçmeyen Hassasiyet Nedeni Nedir?

Yeni yapılan dolgularda dişe yapılan işlem sırasında oluşan sıcaklık ve kullanılan kimyasallar nedeniyle bir süre hassasiyet hissi oluşabilir. Genellikle 2 haftaya yakın bir sürede giderek azalan soğuğa

Devamını oku